Danıştay 10. Daire, Esas No: 2019/6775, Karar No: 2021/4548

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/6775 E. , 2021/4548 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6775
Karar No: 2021/4548

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı
(Mülga Türkiye …Kurumu)
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının kabule ilişkin kısmının davalı idare ve davalı yanında müdahil tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Bartın Devlet Hastanesinde yapılan teşhis ve tedavide davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, yanlış tedavi sonucu sağlık bütünlüğünün bozulduğu, %70 oranında malul kaldığından bahisle uğranılan zarara karşılık 20.000,00 TL (miktar artırım ile 110.916,00 TL) maddi ve 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; olaya yönelik olarak yürütülen ceza soruşturması neticesinde açılan ceza davası kapsamında Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunca hazırlanan …tarih ve …sayılı raporda, davacıyı izlemenin daha uygun olduğu, davacının hemodiyalize erken alındığının belirlendiği, bu haliyle İç Hastalıkları Uzmanı Dr. …’in laboratuvar tetkik ve sonuçlarını iyi ve yerinde değerlendirememesi sonucunda davacının erken hemodiyalize alınmasına ve diyaliz tedavisi görmesine sebebiyet verdiği, dolayısıyla, adı geçen doktorun bu yönden kusurlu olduğu, dava konusu olayda, davacının özürlü kalmasında davalı idarenin ağır hizmet kusurunun ve bu nedenle tazmin sorumluluğunun bulunduğu, davacının iş gücü kaybı zararının tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, yapılan hesaplama sonucu davacının %70 maluliyet oranına göre uğradığı maddi kazanç kaybının 194.104,60 TL olarak tespit edildiği, bu rapora müdahil tarafından yapılan itiraz üzerine Mahkemece, davacının maluliyet oranının belirlenmesi amacıyla sevk edildiği Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Anabilim Dalı Başkanlığının 14/01/2016 tarih ve AD772 sayılı raporu ile davacının %40 oranında özürlü kaldığının belirtildiği, bilirkişi raporunda %70 maluliyet oranına göre hesaplanan 194.104,60 TL uğranılan maddi kazanç kaybı %40 maluliyet oranına göre hesaplandığında 110.917,20 TL miktara tekabül ettiği, bu tutarın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini gerektiği, manevi tazminatın hesaplanması ile ilgili kriterler ile manevi zararı doğurduğu iddia edilen olay birlikte değerlendirildiğinde, hizmet kusuru sonucu davacının %40 oranında iş gücü kaybına neden olması, hizmet kusurunun ağırlığı ve hukuka aykırılığın derecesi, olayda duyulan elem ve ızdırabın şiddeti de dikkate alındığında 30.000,00 TL manevi zararın davalı idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : :Davalı idare tarafından, dava konusu olayda tazmini gerektirici bir durumun bulunmadığı, idarenin fiil ve davranışı ile istenmeyen netice arasında uygun bir illiyet bağı olmadığı, diyaliz kararının hastanın bilgilendirilmesi suretiyle hasta ile birlikte alındığı, tıbbi verilerin böbrek yetmezliğine işaret ettiği, davacının maluliyet sebebinin tespit edilmediği, diyalize alınması sebebiyle böbrek hastası olduğuna dair somut bir delilin bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı yanında müdahil tarafından, davacının maluliyetinin kaynağının ispatlanamadığı, söz konusu maluliyetin zaten var olan böbrek hastalığının bir neticesi olduğu, erken diyalize alınması sebebiyle sağlam olan böbreğinin zarar gördüğüne dair bir belgenin bulunmadığı, Adli Tıp Kurumu raporunda da hizmet kusuru bulunmadığının belirtildiği, ceza davası neticesinde de beraat ettiği, kronik böbrek yetmezliği olan hastaların ortalama bakiye ömrünün 10 yıl olduğu, zarar hesabının ancak bu süre için yapılabileceği, doğrudan hesap yaptırılmasının da uygun olmadığı, manevi tazminat tutarının fahiş olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiinde olan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığının hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlıklı 26. maddesinde, “1. Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçıları aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. 2. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir…” hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin “yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal olunur” hükmünden kastedilen münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, dava açılmakla mameleki niteliğe dönüşen haklar da ölenin mal varlığının bir bölümünü oluşturacağından, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı …’nun …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararından sonra 22/11/2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, davacının vefat etmiş olması ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin birinci fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare ve müdahilin temyiz istemlerinin 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinde, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar, gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçelerin iptal edileceği, dosyanın işlemden kaldırılmasına dair kararların diğer tarafa tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır.
UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının, Mahkeme kararının temyizen incelenmesi aşamasında, 22/11/2016 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından, yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca varsa davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği kuşkusuz ise de, temyiz incelemesine konu dosyanın tekemmülü sağlandıktan, dolayısıyla dosya temyiz incelemesi yapılabilecek hale geldikten sonra davacının vefat ettiği, diğer yandan dosya işlemden kaldırıldıktan sonra varsa davayı takip hakları kendisine geçenin dosyanın işleme konulması talebiyle başvurması halinde yargılama safahatının geriye götürülmeyip kaldığı yerden devamının sağlanması, yargılama süresinin gereksiz uzatılmaması ve usul ekonomisi yönlerinden adil yargılanma hakkına daha uygun düşeceğinden Dairemizce bu aşamada temyiz incelemesi yapılarak gerekli olan kararın verilmesi ve davacı yönünden de 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesi hükümlerinin temyiz kararından sonraki safahata yönelik olarak uygulanmak üzere dosyanın …İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği oyuyla temyize konu Mahkeme kararının salt davacının ölümü nedeniyle bozulması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir