Danıştay 12. Daire, Esas No: 2018/3127, Karar No: 2021/4964

Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2018/3127 E. , 2021/4964 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3127
Karar No : 2021/4964

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesinde askerlik görevini ifa ederken 31/10/2009 tarihinde mayına basması nedeniyle yaralanan davacının, söz konusu maluliyetinin 3713 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilerek 2330 sayılı Kanun uyarınca aylık bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve …sayılı işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince Danıştay Onbirinci Dairesinin 10/09/2015 tarih ve E:2015/3410, K:2015/3967 sayılı usul yönünden bozma kararına uyularak verilen … tarih ve E:…, K:… kararla; memur ve kamu görevlilerinden görevlerini yapmalarından dolayı her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kazalar sonucunda yaralanan, sakatlanan, hastalanan veya hayatını kaybedenlerin 3713 sayılı Kanun hükümlerinden yararlandırılması gerektiğinden, askerlik görevini yapmakta iken yaralanması terör eylemleri kapsamında olan davacının anılan Kanun hükmünden yararlandırılması yönündeki isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmediği; ilk defa aylığa hak kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra Sandığa başvurulması halinde geriye doğru beş yılllık aylık tutarının ödenmesinin gerektiği, bu süreyi aşan aylık tutarının Sandık lehine zamanaşımına uğrayacağı açık olduğundan, 31/10/2009 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle 01/10/2014 tarihinde yapılan başvurusundan geriye doğru beş yıllık zamanaşımı süresinin bulunmadığı görüldüğünden, davacının tazminat isteminin tamamına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, yoksun kalınan parasal haklarının idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının yaralanmasına neden olan olayın, talimatlara aykırı olarak, mevziyi terk etmesi suretiyle mayınlı sahaya girmesi nedeniyle meydana geldiği, aynı konuda açılan davada, davanın reddine karar verildiği ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : Davacı, Ağrı Doğubayazıt Çetenli 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında piyade çavuş olarak askerlik görevini yapmakta iken 31/10/2009 tarihinde nöbet tuttuğu sırada, yakacak odun temin etmek maksadıyla daha önceden mayınlı olduğunu bildiği bölgeye girmek suretiyle mayına basması sonucu ayağından yaralanmıştır.
Bu olay nedeniyle, vazife malullüğü hükümlerinin uygulanması istemiyle açılan dava, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davacının yaralanmasının kendisine tebliğ edilen emirler hilafına mayınlı bölgeye girmesinden ve yasak fiilleri yapmasından kaynaklandığı gerekçesiyle reddedilmiş; bu karar Askeri Yüksek İdare Mahkemesi …Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin de reddedilmesi suretiyle kesinleşmiştir.
Davacı 01/10/2014 tarihli dilekçesiyle durumunun, 6353 sayılı Kanun’la değişik 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında olduğundan bahisle, 2330 sayılı ve 3713 sayılı Kanun kapsamına alınması istemiyle başvurmuş, bu talebinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 27/10/2014 tarihli işlemiyle reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 44. maddesinin birinci fıkrasında; her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (malül) denileceği ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanacağı; 45. maddesinde de, malullüğün, iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğması halinde, bu malullüklere vazife malullüğü denileceği belirtilmiş; 48. maddesinde, vazife malullüklerinin, keyif verici içki ve her çeşit maddeleri kullanmaktan, kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan, yasak fiilleri yapmaktan, intihara teşebbüsten; her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar yapmak maksadından doğmuş olursa bunlara uğrayanlar hakkında adi malullük hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un “Vazife Malüllüğü Aylığı” başlıklı Onyedinci Kısmının 56. maddesinin birinci fıkrasında; “Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (Serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, Yedek Subay okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malulü olmaları halinde, kendilerine, öğrenim durumlarına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademe tutarlarının, daha önce Devlet Memuriyetinde bulunmuş olanlardan kazanılmış hak aylıkları veya emekli keseneğine esas aylıkları, sözü edilen giriş derece ve kademe tutarının üzerinde olanlara bu aylıkları emeklilik gösterge tablosunda karşılığı olan derece ve kademe tutarının,% 70’i üzerinden aylık bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
3497 sayılı Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği Hakkında Kanun’un “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; T.C. Devleti kara sınırlarının korunması ve güvenliğinin sağlanması ile ilgili esas ve usulleri düzenlemektir. Bu Kanun, bu görevleri yerine getirecek Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve bu Komutanlık tarafından tefrik edilen birliklerle bu birliklerin emrine verilen veya desteğine tahsis olunan diğer birlikleri kapsar” hükmü yer almış; “Mali Hükümler” başlıklı 3. maddesinde, “Sınır birlikleri personeli, bu Kanunla verilen görevlerin ifası sırasında veya bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile, yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya sakat kalmaları veya yaralanmaları halinde haklarında 03/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır…..” hükmüne yer verilmiştir.
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının, barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle görevli olanların, bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya sakat kalmaları halinde ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın esas ve yöntemlerinin düzenlenmesi olduğu belirtilmiş; “Aylık bağlanması” başlıklı 4. maddesinde, bu Kanun kapsamına giren olaylar nedeniyle engelli hâle gelerek bağlı oldukları sosyal güvenlik mevzuatına göre emekliye sevk edilenlere görev malüllüğü aylığı bağlanacağı ve ilgili sosyal güvenlik kurumlarınca kendi mevzuatlarına göre bağlanan aylıkların da % 25 artırılarak ödeneceği, ölenlerin kendilerine bağlanması gereken görev malullüğü aylığnının da dul ve yetimlerine intikal ettirileceği kurala bağlanmıştır.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve 6353 sayılı Kanun’la değişik “Yardım” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasınında, kamu görevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, engelli hâle gelen, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı; aynı fıkranın (h) bendinde, erbaş ve erlerden, terörle mücadele görevi ifa ederken yaralanarak veya engelli hâle gelerek ilgili mevzuatına göre malullük aylığı bağlanması koşullarının oluştuğu tespit olunanların, 2330 sayılı Kanun’a göre aylık bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c), (d) ve (g) bentlerindeki haklardan yararlanacağı; ikinci fıkrasında da, terör olaylarını önlemek amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kazalar sonucunda yaralanan, engelli hâle gelen, hastalanan veya hayatını kaybedenlerin, birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden yararlandırılacağı hükmü getirilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, malüliyetin; görevin yapılması sırasında, görevin neden ve etkisinden doğması halinde, ilgilinin vazife malulü sayılması ilke olarak kabul edilmiş; ilgilinin vazife malülü sayılmaması sonucunu doğuran nedenler, diğer bir ifadeyle malüliyeti doğuran eylem ile görev arasındaki nedensellik bağını kaldıran haller ise, 5434 sayılı Kanun’un 48. maddesinde sayılmak suretiyle belirlenmiş, 3713 ve 2330 sayılı Kanunlarda da bu hususta düzenlemelere yer verilerek vazife malulü sayılan kişilere ve yakınlarına birtakım haklar tanınmıştır.
Buna göre, uyuşmazlığın çözümünde; davacının 3713 sayılı Kanun kapsamına girip girmediğinin tespitinden önce, davacının yaralanmasına neden olan olayın, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre vazife malullüğü kapsamına girip girmediğinin belirlenmesi önem taşımaktadır.
Olayda; davacının emir ve talimatlara aykırı olarak mevziyi terk etmek suretiyle yasaklanmış mayınlı bölgeye girerek odun toplaması sebebiyle gerçekleşen maluliyetin, görevin neden ve etkisinden meydana gelmediğinin kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda; görevi gereği tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen ve kendisine tebliğ edilen emirlere aykırı hareket ederek, nöbet yerini terk etmek suretiyle mayınların bulunduğu alana giren davacının yaralanmasına neden olan olayın oluş biçimi dikkate alındığında, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre vazife malülü olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmış olup, vazife malülü kapsamına girmeyen yaralanma olayının, 3713 sayılı Kanun kapsamında da değerlendirilmesine imkan bulunmadığından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmemiştir

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali ile yoksun kaldığı mali haklarının davalı idareye başvurduğu tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir