Danıştay 13. Daire, Esas No: 2021/2755, Karar No: 2021/5076

Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/2755 E. , 2021/5076 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/2755
Karar No:2021/5076

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının istinaf başvurusunun kabulü ile yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … TAŞ hissedarı olan davacı tarafından, bankaya el konulduğu, tarihden önceki durumun tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen yeniden oluşturulması ve hissedarlık haklarının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın reddine ilişkin kesinleşmiş Mahkeme kararının, mülkiyet hakkını ihlal ettiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla tespit edildiğinden bahisle, yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılarak; maddî tazminat isteminin AİHM kararıyla karşılanmış olması dolayısıyla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, önceki yargılamada karşı taraf vekili lehine hükmedilen vekâlet ücretinin kaldırılması, yargılama giderleri ile nispî vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak tarafına ödenmesine hükmedilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; AİHM’nin 10/10/2017 tarihli Fellner ve Diğerleri/Türkiye başvurusunda Sözleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin kararının yargılamanın yenilenmesi nedeni oluşturduğu, bu itibarla, yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilerek, davanın reddine ait kararın kaldırılması, davanın esasının görülmesi ve sonucunda davadaki haklılık durumu gözetilerek yargılama giderlerinden ve vekâlet ücretinden sorumluluk yönünden yeniden karar verilmesi gerektiği, ancak, AİHM’in söz konusu kararı ile davacının zararının karşılandığı, davacının da yargılamanın yenilenmesi istemli dilekçesinde davanın esasına yönelik bir talebinin bulunmadığı anlaşıldığından, işbu davanın konusuz kaldığı sonucuna ulaşıldığı, öte yandan, AİHM’in söz konusu kararı karşısında, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacının haksızlığından ve bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olacağından söz edilemeyeceği, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilerek konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderleri ile maktu vekâlet ücretinin yarısının davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce;
Davalı idarenin istinaf başvurusu yönünden; AİHM’nin “Fellner ve Diğerleri/Türkiye” kararında, davacının da aralarında bulunduğu başvuru sahiplerinin mülkiyet hakkının ihlâl edildiği sonucuna varılarak başvuranlara üç ay içerisinde, ekli listede belirtilen maddî tazminat miktarlarının (tüm başvuranlar bakımından toplam 9.679.799,26-Avro) ödenmesine hükmedildiği, başvuranların masraf ve giderlere ilişkin taleplerine yönelik olarak ise toplam 25.000-Avro ödenmesine hükmedildiği, başvuranların âdil tazmine ilişkin taleplerinin geri kalanının reddine karar verildiği, AİHM önüne taşınan uyuşmazlığın esasının, mülkiyet hakkı bağlamında, davacının …hissesinden tazminatsız olarak yoksun bırakıldığı iddiası olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi, uyuşmazlığın esasını oluşturan temel hak ve özgürlük açısından ihlâlin sonuçlarının tam olarak giderilemediği hâllerde uygulanabileceğinden ve somut olayda da davacının temel şikâyeti olan hisselerinden yoksun kalması nedeniyle mülkiyet hakkı bağlamında uğradığı zarar, AİHM tarafından âdil tazmin yoluyla tamamen giderilmiş olduğundan yeniden yargılama yoluyla giderilebilecek ihlâl hükmünün varlığından ve dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı, nitekim davacı tarafından da, uyuşmazlığın esası hakkındaki isteminin AİHM tarafından mülkiyet hakkının ihlal edildiği ve tazminata hükmedilmesi suretiyle ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırıldığı belirtilerek, görülmekte olan davada bu konuda herhangi bir hüküm talep edilmemek suretiyle, mülkiyet hakkına yönelik ihlalin giderildiğinin kabul edildiği, öte yandan, davacı ve diğer başvurucular tarafından yerel mahkemeler önünde yaptıkları masraflara da hükmedilmesi Sözleşme’nin 41. maddesi kapsamında AİHM’den talep edildiği ve bu talep kapsamında 25.000-Avro ödenmesine karar verildiği, âdil tazmin kararıyla ihlâlin sonuçlarının yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde ortadan kaldırıldığı bir durumda yerel mahkeme masraflarını yargılamanın yenilenmesi konusu yapmanın hukuken mümkün olmadığı, sonuç itibariyle somut olayda yargılamanın yenilenmesi şartları oluşmadığından yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının istinaf başvurusuna gelince;
Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararında, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinde, seri işlere ilişkin vekalet ücreti kuralları uygulanıp, vekâlet ücretine yarım olarak hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ve asgari vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf talebinde bulunulmuş ise de; “davalı idarenin istinaf isteminin kabulüne, anılan mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine” karar verildiğinden, artık davacının lehine olan bir mahkeme kararından söz edilemeyeceği, gelinen aşamada, vekalet ücretinin miktarına yönelik davacı istinaf talebinin incelenmesine hukuki olanak kalmadığı belirtilmiştir.
Belirtilen gerekçelerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılmasına ve yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine, davacının istinaf başvurusu hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, AİHM tarafından verilen karar uyarınca iç hukuk yargılamaları sonucunda verilen kararın bütün sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiği, bunun sağlanmasının tek yolunun yargılamanın yenilenmesi mekanizması olduğu, AİHS’nin 46. maddesi uyarınca taraf ülkelerin karar gereklerini yerine getirmek zorunda olduğu, yerine getirmenin hukuka aykırı karar hiç verilmemiş olsaydı hangi durumda olunacak idiyse o duruma getirmek olarak ifade edildiği, daha önce aleyhine verilen Mahkeme kararının ciddi maddi sonuçlarının olduğu, davası haksız olarak reddedildiği için karşı tarafa vekalet ücreti ödeme yükümü altına girdiği, AİHM’in masraf ve giderlere yönelik olarak hükmettiği 25.000 Avronun iç hukukta yapılan yargılama giderlerine yönelik olmadığı, kararda belirtilen Mahkeme kavramının AİHM’i ifade ettiği, AİHM’in iç hukukta yapılan yargılama giderlerine yönelik talebi reddetmesinin daha önce açılan ve reddedilen davalar nedeniyle ihlal sonuçlarının devam etmesine sebep olduğu, AİHM tarafından tazminata hükmedilse dahi 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulabileceği, uzun süren yargılama sürecinde açılan çok sayıda davada yapılan giderlerin geri alınamadığı ve sürekli gider yapmak zorunda bırakıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin olarak temyiz başvurusunun süresi içerisinde yapılmadığından reddi gerektiği, esasa ilişkin olarak ise mevcut dava bakımından yargılamanın yenilenmesi için gerekli şartların oluşmadığı, Fellner ve Diğerleri/Türkiye (Başvuru no.13312/08 ve 840 diğer başvuru) kararı ile başvuranlar lehine tazminat ödenmesine yönelik hüküm kurulduğu ve davacının uğramış olduğu zararın giderildiği, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için şekil şartının yerine getirilmesinin yeterli olmadığı, söz konusu talebin önceki hükmü değiştirmeye yetecek ciddiyette olması gerektiği, sırf şekil unsurlarının yeterliliğinden bahisle yapılan başvurunun yargılamanın yenilenmesi usulünün olağanüstü kanun yolu niteliği ile uyuşmadığı, kaldı ki AİHM tarafından söz konusu kararda başvuru sahiplerinin masraf ve harcamaları için 25.000 Avro tazminat ödenmesine hükmedildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca davacının temyiz aşamasındaki adlî yardım istemi kabul edilerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davalı idarenin usûle ilişkin iddiası yerinde görülmemiştir.
2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi, uyuşmazlığın esasını oluşturan temel hak ve özgürlük açısından ihlâlin sonuçlarının tam olarak giderilemediği hâllerde uygulanabilecektir. Davacının temel şikâyeti olan hisselerinden yoksun kalması nedeniyle mülkiyet hakkı bağlamında uğradığı zararın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından âdil tazmin yoluyla tamamen giderildiği, davacı ve diğer başvurucular tarafından AİHM nezdinde ve işbu yargılamanın yenilemesi talebine konu olan yerel mahkemeler önünde yaptıkları masraflar ve vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin talebin de AİHM tarafından değerlendirildiği ve nihayetinde tüm başvuranlar bakımından yaptıkları masraf ve giderlere karşılık olarak toplam 25.000,00 Avro ödenmesinin uygun görüldüğü, âdil tazmine ilişkin taleplerin geri kalan kısmının ise reddine karar verildiği, böylece davacının talebine konu hususların AİHM kararında karşılanarak ihlâlin sonuçlarının yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde ortadan kaldırıldığı anlaşıldığından, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yeniden yargılama yoluyla giderilebilecek ihlâl hükmünün varlığından ve dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğundan söz edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usûl ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Davacının adlî yardım isteminin kabul edilmesi nedeniyle ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Mahkemece müzekkere yazılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 15/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir