Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2021/861, Karar No: 2021/3240

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/861 E. , 2021/3240 K.
“İçtihat Metni”

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/861
Karar No : 2021/3240

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 05/10/2020 tarih ve E:2016/57824, K:2020/4089 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 05/10/2020 tarih ve E:2016/57824, K:2020/4089 sayılı kararıyla;
Davacının, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (6749 sayılı Kanun’un) 3. maddesi ile ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden işin esasına geçilerek; “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacının yargılandığı … Ceza Dairesinin E:… sayılı dosyasında, davacının … nolu GSM hattı ile 03/09/2014-09/02/2015 tarihleri arasında ByLock programı için kiralanan hedef IP’lerine toplam 11423 kez bağlantı kurduğu, HTS ve CGNAT kayıtlarında yer alan BAZ bilgilerinin lokasyon itibarıyla birbiri ile uyumlu olduğu, BAZ bilgileri ile CGNAT kayıtları incelendiğinde mesai saatleri içerisinde BAZ bilgisinin davacının iş yeri adresini (Danıştay) okuduğunun ve davacının … nolu GSM hattı ile 17/08/2014-28/03/2015 tarihleri arasında ByLock programı için kiralanan hedef IP’leri üzerinden Artvin, Ankara illerindeki baz istasyonlarından toplam 3565 sinyal kaydının bulunduğu, HTS ve CGNAT kayıtlarında yer alan BAZ bilgilerinin lokasyon itibarıyla birbiri ile uyumlu olduğunun tespit edildiği; davacı hakkında düzenlenen “ByLock Tespit Tutanağı” ile “ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın incelenmesinden, davacı tarafından … GSM numarasından, … IMEI numaralı cihazla; … GSM numarasından … ile … IMEI numaralı cihazlarla ByLock uygulamasının yüklendiği, davacının “… ” ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı ve şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğunun anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, FETÖ/PDY terör örgütü mensupları arasından seçilen Danıştay üyelerinden olduğuna, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde ”bağımsız” adaylarını desteklediğine ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek, davacının YARSAV üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğunun değerlendirildiği,
Diğer hususlar (Sivil İmamlarla İletişim) yönünden, davacının örgütün sivil imamları olduğu gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan kişilerle çeşitli tarihlerde birbirine yakın saatlerde aynı yerde ortak baz hareketliliği bulunduğuna, bu kişilerle ByLock üzerinden ve cep telefonundan mesajlaşmak suretiyle iletişim kurduğuna yönelik tespitin, davacı hakkındaki diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar (Periyodik Arama) yönünden, haklarında FETÖ ile irtibat ve iltisakları olduğundan bahisle işlem yapılan çok sayıda yüksek yargı üyesi ile beraber örgütsel iletişimde gizliliği sağlamak için başvurulan bir yöntem olarak sabit telefon hatlarından periyodik şekilde aranmasının, davacının örgüt ile irtibatını ve iltisakını ortaya koyan destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar (Örgüte Müzahir … Dershanesi Ziyareti) yönünden, örgüt içi motivasyonu arttırmak amacıyla, 2012 yılında son derece hassas gizlilik kuralları uygulanarak gerçekleştirilen örgüt liderinin bir dönem kaldığı … Dersanesi ziyaretine davacının da katılmış olması hususunun, davacının anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 667 sayılı KHK’nın 3. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talebini yinelediği; 667 sayılı KHK’nın 3/1. maddesindeki düzenleme ve dava konusu karardaki şekliyle uygulanma biçiminin, Anayasa’nın 120. maddesindeki meşru amaca, anılan KHK’nın 1. maddesindeki amaca, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırı olarak etkili bir denetim mekanizmasından yoksun, son derece hızlı bir şekilde her türlü teminat bertaraf edilerek ve sonuçları OHAL’den sonra da kalıcı olacak biçimde verildiğinden, tesis edilen işlemin niteliğinin tedbir olmayıp ağır bir ceza olduğu; meslekten çıkarma kararı alınmadan önce hakkında herhangi bir idari inceleme veya soruşturma yapılmadığı, üzerine atılı fiil her türlü şüpheden uzak somut bilgi ve belgelere dayanılmadığı, kararın verilmesi aşamasında aleyhine olan delillerin neler olduğu bildirilmeden ve kendisine hakkındaki iddiaları çürütmek için delil sunma imkânı tanınmadan savunma hakkı kısıtlanarak idari bir tasarrufla cezalandırma işleminin gerçekleştirildiği; suçlamanın somutlaştırılmadığı, hukuken geçerli belgelerle delillendirilmediği ve bireyselleştirilmediği; meslekten çıkarmaya ilişkin 2802 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayarak yasaların geriye yürümezliği ilkesi ihlal edilerek, açık ve öngörülebilir olmayan 667 sayılı KHK ile getirilen hükümler doğrultusunda işlemin tesis edilmesinin Anayasa’nın 38. ve AİHS’nin 7. maddesinin ihlali olduğu, aile hayatına ve özel hayatın masuniyetine müdahale niteliğinde olduğu; ceza yargılamasında temyiz sürecinin devam ettiği; dava konusu kararın dayanağı delillerin işlemin tesisinden sonra tespit edilerek dosyaya sunulduğu; ByLock programını kullanmadığı, herhangi bir yazışma içeriğinin olmadığı, başkalarına ait yazışmalarda isminin de geçmediği; hukuka uygun olmayan yöntemlerle elde edilen verilere dayanılarak oluşturulan teknik raporun delil olarak kullanılamayacağı; tanık ifadelerinin somut hiçbir bilgi ve belgeye dayalı olmadığı, gerçek dışı oldukları; Anayasa ve AİHS ile teminat altına alınan dernek kurma ve üye olma özgürlüğü hakkını kullanarak yasal olarak kurulmuş ve de OHAL döneminde, KHK ile kapatılana kadar da yasal olarak faaliyetine devam etmiş olan YARSAV derneğine 2010 yılında herhangi bir örgütün veya kimsenin talimatıyla değil meşru ve yasal hakkını kullanarak üye olduğu, derneğin suç faaliyeti içinde bulunduğunun tespit edilmediği; hakkındaki HTS analiz raporuna ilişkin delile karşı savunmalarının ceza yargılamasında yeterli görülerek karar gerekçesinde yer verilmediği; halkın kullanımına açık ankesörlü ücretli telefondan 7 yıllık süre içerisinde bazı yüksek yargı mensuplarının aranmış olmasının hayatın olağan akışı içinde normal olduğunun kabulü gerektiği, aramaların yapıldığı ileri sürülen 26/06/2012 ve 16/10/2014 tarihlerinde çocuklarının cep telefonu verilemeyecek yaşta olmaları nedeniyle yaptığı aramalar olduğunu tahmin ettiği; hâkim olarak görev yaptığı sürece tüm kararlarını Anayasa’ya, kanuna ve evrensel hukuk ilkelerine uygun olarak verdiği, hiçbir örgüt, yapı, grup ve zümreye dahil olmadığı gibi bunların etkisinde kalarak da hiçbir karar vermediği; dava konusu kararın hukuka, mevzuata, ölçülülük ve hakkaniyet ilkesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esası incelendi, gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 05/10/2020 tarih ve E:2016/57824, K:2020/4089 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir